Yenidoğan Çetesi davasında üçüncü gün | Hemşirelerden ambulans şoförü Gıyasettin itirafları! “Hasta transferi yapıyordu”

“`html

14.45

Atak, Kaya bebeğin trajik ölüm süreciyle ilgili sorulara yanıt vererek şunları aktardı:

“Bellirtileri olan 500 gramlık bir yenidoğan doğdu. Müdahale zorunluydu; akciğerleri sorunluydu. Başhekim Ali Dirik’e durumu ilettim ve ardından yoğun bakımda bulundum. Sorular soruldu, fakat o esnada yoğun bakım uzmanı yanımızda değildi. Ek olarak, gece saatlerinde Güney Hastanesi’nde uzman yoktu.”

Atak, başhekim Dirik’in, yenidoğan yoğun bakım ekibinin kamera sistemlerini iptal ettiğini de vurguladı.

Savunmasında ayrıca, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Ödemir’in 112 Acil Servis’te çalıştığını ancak uygun hastaların gönderilmediğini dile getirerek, “İyi niyetli olan doktorlar, hastalar boşta kalınca onları yönlendiriyordu.” şeklinde devam etti.

14.15

Duruşmanın öğleden sonraki bölümü, sanık hemşire Damla Atak’ın ifadeleriyle başladı.

Atak, Fırat Sarı’nın işletmesinde çalıştığını belirtip, Sarı ile sadece bir veya iki kez görüştüğünü ifade etti.

“İddianamede okuduğum üzere herkes birbirini karalıyor. Bu tür bir organizasyon mümkün mü?” diyen hemşire, diğer doktorlara ait mühürlerin kullanılmasıyla ilgili bir soruya, “Dr. Mehmet Gürül ile çalışırken Dr. Şeyhmus’un mühürlü belgeleri vardı. Mehmet Bey’in mühürü mevcut değildi.” şeklinde yanıt verdi.

12.47 – “FIRAT SARI ‘ENTÜBE GÖSTER’ DEDİ”

Sanık Çağla Durmuş, hekimlerin talimatını aynen uyguladıklarını ifade etti.

Bir bilirkişi raporunda bebeklerin yetersiz beslenme durumunun tespit edilmesi üzerine “Neden böyle yazdıklarını bilmiyorum.” açıklamasında bulundu.

Hemşire, “Fırat Sarı, bana hastayı entübe göstermemi istedi. Bu durum, daha fazla ekonomik kazanç sağlamak amacıyla talep edildi.” ifadesini kullandı.

Duruşmaya kısa bir ara verildi.

12.40

Sanık Çağla Durmuş, “Biz entübe gösterdik, çarşaflarla uyumlu değil, bir sorun çıkabilir.” diyerek durumu savundu.

“Yanlış hatırlamışım, aslında uyumluymuş.” dedi.

Durmuş, “Kötüleşip entübe olmuş gibi göstermeyi düşündüm.” diyerek, “Yeni bir gelişme oldu, dosyada buna dair not düşmek için sorgu yapıyorum.” açıklaması yaptı.

“Bir şey bulabilecekler mi?” dediğine yönelik açıklamada ise eksikliklerden bahsetti.

Hemşire, Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi gerçekleştirdiğini, kendisinin ise doktor onayı ile bunu sunduğunu belirtti.

Mahkeme başkanı, “Ben hakimim, başka bir iş yapamam. Gıyasettin ambulans şoförü olarak bunu nasıl gerçekleştirdi?” diyerek durumu sorguladı. Durmuş, “Bilmiyorum, fakat hastaların transferini yaptığını biliyorum.” şeklinde yanıtladı.

12.03

Durmuş’a, örgüt yöneticisi olarak adlandırılan İlker Gönen ile geçmişte yaptığı bir konuşma soruldu.

İddianame kapsamında yer alan bir konuşmasında, “Artık bıraktım, ölüyor mu, ne olursa” ifadesinin hatırlatılması üzerine Durmuş, “Hastayı ihmal etmek değil, bu sadece bir serzeniş.” yanıtını verdi.

11.50

Sanık hemşire Çağla Durmuş, örgüt üyesi olmadığını, böyle bir durumun mevcut olup olmadığını bilmediğini belirtti.

Suçlamalarını reddeden sanık, “Maaşlı çalışanım ve hiçbir hastayı ihmal etmedim.” dedi.

11.48

Sanık Cansu Akyıldırım’ın ifadesi sona erdi.
Dava, sekizinci sanık hemşire Çağla Durmuş’un savunmasıyla devam edecek.

11.36

Yenidoğan Çetesi’ne dair hazırlanan örgüt şemasında yer alan İlker Gönen’in avukatıyla mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı.

Mahkeme başkanı, “Mahkemeyi ben yönetiyorum, siz değil.” diyerek durumu vurguladı.

11.25

Cansu Akyıldırım, savunmasında hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın işten çıkarılmasını istediğini söyledi.

Akyıldırım, Taşçı’nın sorumsuzluklarını ve çalışma şeklinin kendisine uymadığını ifade etti.

11.04

Akyıldırım, Fırat Sarı’nın talebiyle Birinci Hastanesi’nden TRG Hastanesi’ne iki haftalığına yardıma geçtiğini belirtti.

Maaşlı bir çalışan olduğunu vurgulayan Akyıldırım, çete varlığını kabul etmedi.

Olayların medyada yanlış bir şekilde yer aldığını düşündüğünü de ekledi.

10.59

Akyıldırım, Fırat Sarı ile yaptığı bir telefon görüşmesine de değindi.

2023 yılının sonuna doğru Sarı’nın kendisini aradığını ve “Hasan Basri ile Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını” bildirdiğini aktardı.

Akyıldırım, Sarı’yı 2019’dan bu yana tanıdığını sözlerine ekledi.

10.45

Akyıldırım’a, iddianamede geçen bir bebeğin ölümüyle ilgili soru yöneltildi.

Yaşamını kaybeden bebeğe yapılan müdahaleye rağmen hayata döndürülemediğini söyleyen Akyıldırım, “Dursun Bey bebeğin filmine sistemden baktı ve ‘Diyafram hernisi’ denildi. Ben durumu tam bilmediğim için bir yorum yapamam.” ifadelerini kullandı.

“Çocuğa 45 dakika süresince müdahale ettik ve daha sonra filmleri Fırat Bey’e gönderdim.” dedi.

10.34

Davanın ilk iki gününde altı tutuklu sanık gidip geldi.

Bugünkü oturum, sanık hemşire Cansu Akyıldırım’ın savunmasıyla devam ediyor.

Akyıldırım, “Bu suçlamaları kabul etmiyorum, maddi çıkarımım olmadı.” açıklamasında bulundu.

Mahkeme heyeti Akyıldırım’a iddianamede geçen para transferlerini sordu.

Akyıldırım, bu paraların motivasyon amacıyla gönderildiğini ileri sürdü.

Akyıldırım, “Medisense şirketin Fırat Bey bana aylık bir miktar gönderdi, ben de bunu hemşirelere kıdemine göre dağıttım.” dedi.

Sanık hemşire, örgüt lideri Sarı ile üç yıllık bir ilişkisi bulunduğunu da ifade etti.

10.15 – DAVADA ÜÇÜNCÜ CELSE BAŞLADI

Yenidoğan Çetesi davasında üçüncü celse başladı.

Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya 22 tutuklu sanık ve avukatlar katıldı.

DAVANIN İKİNCİ GÜNÜ: HEMŞİRELERDEN ART ARDA İTİRAFLAR

Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü dikkat çekici itiraflara sahne oldu.

Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök, savunmasında tapelere yansıyan sözleri eleştirirken, “Bu, çirkin bir ifade. Bebeğin durumu ciddiydi; kalbi durup sonrasında tekrar canlandırılıyordu, bu nedenle böyle konuştum.” ifadelerini kullandı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin gölgeli taraflarını anlattı.

“Sağlam bir bebeğin başka bir yere nakli mümkün değildi. Uzun süre bekletilmesi akciğer sağlığını olumsuz etkiliyordu, bebek entübe edilerek gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek transferinden para alıyordu; Fırat Sarı, paranın gönderilmesini istemişti.” itirafında bulundu.

“SGK’dan hâkimiyet sağlamaları için hastaların yatış süreleri uzatılıyordu. Yardımcı olunduğu için bütün hemşirelere para veriliyordu; kimse bu işten menfaat elde etmiyordu.” diye belirtti.

“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”

Duruşmada bir “Kurtlar Vadisi” repliği geçti.

Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak, milleti soymaktan daha şereflidir.” ifadesini kullandığında bu repliğin diziye ait olduğu belirtildi.

Korkmaz, “Hastaneler, hastaları satılacak bir ürün olarak görüp sadece para kazanmak için faaliyet gösteriyordu.” dedi.

“Bu zihniyetteki insanlar böyle davranmakta tereddüt etmeyeceklerdir; hastalar yoğun bakımdayken malzeme israfını azaltmaya çalışıyorlardı. Bu durumu CİMER’e şikayet ettim.” dedi.

İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI

Hemşire Hüseyin Günerhan da davada dikkat çekici bir ihbarda bulundu.

Örgüt iddialarını reddederek suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Artan dozda ilaçları ödemelerinin karşılamakta zorlandığı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi.

Reyap Hastanesi’nde çalıştığı süreçte, Fırat Sarı ile tanıştığını ifade eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’taki görevime orada başladım ve kimseyi korumak için konuşmayacağım; sadece doğruları söyleyeceğim.” dedi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?

Türkiye’nin dikkatle takip ettiği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında, yargılama süreci pazartesi günü başladı.

Adliyedeki yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle duruşmanın ilk günü, kimlik tespitleriyle başladı.

1399 sayfalık iddianamede çetenin liderleri olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve 112 çağrı merkezindeki ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir salonda bulunmaktaydı.

Fırat Sarı, kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu beyan etti.

Çorlu’da tutuklu olan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik bilgilerini sundular.

MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ KAN DONDURAN AYRINTI

Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda, bazı bebeklerin pasif ötenazi kurbanı olduğuna, yani tıbbi müdahaleler olmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi.

Bir hemşirenin, yoğun bakımda bir bebeğin kalbinin durması üzerine doktora bildirdiği ancak doktorun “Canlandırmaya gerek yok.” dediği tespit edildi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?

Suçlamalar, günlük 8000 liralık SGK primini paylaşımını sağlamak adına, yenidoğan bebeklerin sağlık durumlarının hiçe sayıldığına dair şekilleniyor.

Çete üyelerinin, bebekler taburcu olabilecek durumda olsalar bile sahte raporlar ile, gereksiz ilaçlar verilerek yoğun bakımda tutulduğu kanıtlandı.

Bebekler, çetenin bağlantı kurduğu özel hastanelere aktarılıyordu.

Aynı zamanda, solunum desteği, cerrahi müdahale ve ilaç uygulaması yapılmadan, bebekler çete tarafından süresince hayatta tutulmaktaydı.

Bu süreçte, İstanbul’da 9, Tekirdağ’da ise 1 özel hastane kapatma cezası aldı.

Yenidoğan çetesinin yapısı, güncel bilgilere ulaşmak için detaylı bir inceleme yapılmaktadır; ayrıca yeni gelişmelerle birlikte “pasif ötenazi” uygulamanın da araştırıldığı belirtilmektedir.

Yenidoğan bebeklerle ilgili yapılan işlemler sonrası, birçok özel hastanenin ruhsatları iptal edilmiştir.

“`